Tanım : A denilenin Z olduğuna tüm dünyayı inandırabileceğin, olmazlara yandıran, yapmam dediğinin en önde meşalesini tutturan, "Kaldıramam bunu!" dediğin an kendini seyit onbaşı olarak bulduğun, an gelince anne şefkati yükleten, an gelince açlıktan ortalığı yıkacak bebek çaresizliği... Ha bir de hançerini donanımlı bir sivas pıçağıyla kendi ellerinle "saplaaaa" diyerek teslim ettiğin, "Mantığa güle güle; hoş geldin deli divane gönül!" haleti ruhaniyesi.
insan aşık olunca dünyada onun için her şeyi yapabilecek güçte hissediyor. Tezat olarak da %99.9999999 acizlik loading. Yani şerefsiz schopenhaur'un da dediği gibi "Karşı koymada güçsüz kaldığımız sonsuz acıların kaynağı". E bana göre de " sağlam bi acı haliyle o acıyı göremeyecek kadar tatlı bi halin harmanlandığı, işte şimdi siki tuttun güzel kardeşim" hissi.
Git dediğin anda, bir çift selamıyla koşarak geri döndürten..
Uçurum kenarında bir hal. Gökyüzünün parıldayışı ve havanın tatlı esintisiyle sarhoş oluyorsun.(evet entrye ıssız adam ada olarak devam ediyorum ahdjdj) Bi adım atınca düşeceksin ve düşersen yapraa yiyeceğini biliyosun ama dans ediyosun sürekli o semalarda. Ya, az geride dur düşme di mi? Yok! O zaman rüzgarın tadına varamazsın.

Velhasıl ben öyle tatlı ev kedisi, %100 ve 7/24 polyanna hallerde gezdiğin bi aşkı samimi bulmuyorum. Tutkudur tabi aşk. Çok alakasız bir yerde, en hard e tabi en high seviyelerde tartışıyorken gözünün önüne saniyelik hızda onunla kırk yıl sonrasının hayali gelir. O bakar avel avel, sen adapte olamazsın. Tenine dokunduğun her an iliklerine kadar "yaşıyorum ulan!" dersin.  Kendindeki değişimleri görüp şaştığın ve değişimine meydan okumaya çalıştığın her an kendini onun aşkının kör kuyularında bulduğun traji-komik ve böyle sado-mazo bir vaka aşk.

Aşk bir yanılsama hali mi, yaşamın ta kendisi mi? Karşılıklı mı, platonik mi... Gerçek aşk nedir? Şimdi bu soruların hepsini kıvırıp kıvırıp... shdjf. Aşk yamultur kardeşim. Ben yamuldum, işalla henüz yamulmayanlar da bi gün yamulur. Geçmiş olsun!

O kadar garip ki yazılanlar.. O kadar acımasız ki. Ha şimdi bunu yazınca "tororost sovonocoso pos pokokolu" olursunuz. Neden? Çünkü bu topraklar üzerinde bir insanın ölüsüne edilen hakaretlere karşı çıktığınızda mutlak suretle terörist olursunuz. Çunku bu ülkede insanların kinleri o kadar gözlerini bulamıştır ki, orada ölen polislere de rahmet dilemekten çok Tahir elçi'nin ölümünün ne kadar yerinde bir karar olduğundan dem vurulur. Çunku bu topraklar üzerinde her şey siyah ve beyazdır. içinde bulunduğumuz platform yazdıklarımızla ilgili sorumluluk kabul etmiyor arkadaşlar. sosyal medyanın insanları bulamayacağını özgüvenine kapılıp masa/telefon başından yardırıyorsunuz ya hani, biraz hukuk bilginiz varsa "ölü kişinin hatırasına hakaret" ten herhangi bir suç duyurusu yerseniz diye diyorum. Bugün bir insan ölmüştür. Bugün, bundan biraz zaman önce faili meçhul bir cinayete kurban gidip, gotunuzden kan alınsaydı eğer sizin davanızı aydınlatmaya çalışacak bir hukukçu ölmüştür. Ama ben kime anlatıyorum neyse.

Devlet eliyle öldürülen yüzlerce davanın peşine düşmüş, kimi noktada Avrupa insan hakları mahkemesinde davanın takipçisi olmuş, kimi noktada da turkiyede insan hakları konusunda çalışmalar yapmış cizre doğumlu bir avukattır tahir abi.Cizre'de gözaltında kaybedilen 21 kişinin, Lice'de öldürülen 16 kişinin, Roboski'de bombalanan 34 kişinin avukatıydı Tahir Elçi. Burada sıcacık yatağında yatıp, yaşadığı topraklar için, anası kardeşi, çocuğu, torunu ve hatta hepsini geç kendi özgürlüğü için bir sik yapmayan insanların kendisine "kalleş" diyerek alçaltma çabalarını duysa muhtemelen gülümserdi. Asıl terör beyindedir, asıl terör faşizmdir. Bir ölüm haberinde kim diye soran ve üzüntüsünü kişiye göre yaşayan her "insan" bu faşizme ortak olmuş demektir. Yazık gerçekten yazık.

Edit=bilgi güncellemesi

"Yazarların açıldığı kadın sayısı" diye değiştirilse daha iyi neticelere varabilecek başlıktır. Çünkü iki cinsiyet vardır; erkek erkektir, kadın kadındır, bayan bay'andır arkadaşlar. Sevgiler.

Yazmayalı hayli zaman olmuş. Bazen gerçekten tanım girip sözlüğün kıyıda köşede kalan gerçek amacına faydada bulunmak nedeniyle bakıyorum, bazense biraz kafa dağıtmak saçmalamak için. Lakin üç sene önce tek tıkla kaldırdığım sol frame deki am got meme kapsamlı başlıklar ha bir de trollükler artık midemi kaldırıyor. Üç senede ben mi çok büyüdüm? Sanmıyorum. Totomu dolarla silip elitlikten ölüyor muyum? Nayır. Ama sanırım tahammül yetim iyiden iyiye azaldı. Ondan mütevellit uzun zamandır sözlüğe girememekteyim, girsem de allah belanızı versin diyip çıkmaktayım ki bu aşırı derecede subjektif açıklamayla hiçbiriniz ilgilenmiyorsunuz djdjdjd. Dün gece twitter açtım uzuun bir aradan sonra. Sanırım epeydir içimde biriken yazma, saçmalama, yer yer eleştirme, sallama ve gıybet isteği artık eyleme dönüştü. Boğazıma kadar gelen kelimeleri yer yer kusmam lazım. Bez getirin. Başlıyom.

Antalya da saat kulesini solunuza verip en sağdan gotum gotum inip, hafif sağ yapıp tekrar aşağı sallanınca ikinci sağdan girdiğinizde solda kalan bar. Ulan allah belanı versin yazarken iflahım kurudu. Ayrıca temple daki sıcak şaraptan bahsetmişsiniz de bu sıcak şarap şeysini de anlamadım gitti arkadaş ya. Dört sene öncesine kadar rockbull da tekila 6 lira oldu diye mırın kırın yapanlar şimdi sıcak şarap içmeye gidiyolar. Anasının karnından sıcak şarapla doğan elit arkadaşlarımı tenzih ederim. Canım elitler.

Antalya kapalıyolda havuzun karşısındaki otelin adı. Bu başlık için yeterince ossuruktan tayyare bir entry girdiğime göre gidebilirim.

insanoğlunun yaşayabileceği en büyük acı sevdiğinin, canının, kanının ölüm acısı sözlük. Gerisi tırıvırı.

(bkz: buralar entry dolacak)
Edit=dolmamış. Olsun be.

(bkz: peri gazozu)
bitiremememe istinaden.

Not= söz konusu düşünceler atatürk'e kesinlikle karşı olmamakla beraber, sadece bir liderin imzasını yaptırmak ya da bir lideri aşırı benimsemekle veya aklıma gelen her türlü şeyle doğrudan alakalı olabilir. belki de olmaz. bilemiyorum. neyse.

Aga niye?

Bir liderin imzasını hayatın boyunca taşımanın tek anlamı onun attığı her adımı desteklemiş olmak değil mi? Ya da ben mi fazla ayrıntılı düşünüyorum? Mesela ben atatürk'ün attığı adımların hepsini onaylamadım hiçbir zaman. Yüzde yüz türk olmama rağmen sürekli türk türk diye türkü, diğer milletlerden üstün tutmasını ve bazı kesimleri görmezden gelmesini, ya da ne bileyim hep batıyı örnek almasını, anadolu kültürünün yozlaşmasına dönem dönem sebep olmasını, bazı konularda abartılmasını hiç onaylamadım. Sevgili milliyetçi yazarlar annemi bu işe karıştırmadan küfürlerinizi doğrudan bana iletin lütfen. teşekkürler. Aslında bunlar benim fazla milliyetçi olmamamdan da kaynaklanıyor olabilir ama sırf bu yüzden atatürk'ün imzasını yaptırmazdım. Şu an siktir git o zaman yaptırma diyen sözde kemalistlerin de bunu hiçbir zaman anlayamayacak oluşlarından ötürü direk eksi butonuna yönlendiriyorum zira yazının devamından hoşlanmayacaksınız.

herneyse hadi tüm önyargılarımı ve kafamdaki düşünceleri bırakıp sadece bir liderin dövmesini yaptırmaya odaklanıyorum. diyelim ki kolunda ya da vücudunun herhangi bir noktasında bir liderin imzasını ya da portresini taşıyan biri var. imzasını taşıyacak kadar çok mu seviyorsun ve benimsiyorsun dediğinde ve biraz da sorgular tonda sorduğunda hemen vücudunun daha dikleştiği inceden nefes alıp saldırıya hazır tonda kendini hemen savunmaya aldığı görülür. Bu aslında sadece dövmeyle ıvır vızırla sınırlandıralacak boyutta kalmıyor aslında. herhangi bir tartışmada da söylebilirsiniz bunu. Çünkü insanların %745468,545 lik kısmı eleştiriye karşı savunma mekanizmasını anında çalıştırır, çok dayanamaz karşıt görüşün savunulmasına. daha doğrusu savunmayı geç, tezlerinin antiteze çevirilmesinden korktukları için sevmez insanlar. hadi bu konuyu boşverip dövmeye dönelim. sadece birkaç yönünü sevdiğimiz için bir liderin dövmesini yaptıracaksak ben de hitler'in dövmesini yaptıracam arkadaş. adam faşit maşist ama müthiş bi ikna kabiliyeti var, idealistliyle ve çirkin hatta çok çirkin de olsa zekasıyla tarihi değiştirdi adam. mesela bu yüzden yaptırabilirim dövmesini. niye? e bak sevdiğim bir kaç özelliğini saydım. bir alman olsaydım kendi ırkımı üstün tutması nedeniyle ben de bu özelliğini sevip, otunu çöpünü didiklemeden çatır çutur dövmesini yaptırabilirdim. Ya da bir kaç kitap karıştırıp, bir kaç belgesel izleyerek kendimi komünist ilan eder alnımın çatalına bir che portresi yapıştırabilir, kayıtsız şartsız onu desteklediğimi cümle aleme gösterebilirdim. zaten sorgularsak ölürüz anlayışıyla yetişen insanlarız. sadece bize söylenenlerle, öğretilenlerle ve okuduğumuz birkaç kıçıkırık yazılarla savunuyoruz her şeyimi. hayatımız kopi peyst anasını satayım. 10 kasımda geleneksel profil fotoğrafı değiştirme şenlikleriyle fotoğrafımıza atatürk'ü koyup, roboski katliamında hemen bir tepkiyi simgeleyen bir siyah kurgeleyi kondurarak sözde ölenleri yad ederek, birbirimize dua paylaşımı yapıp fotoğraf üzerine yazılan yazılarla allahın bizi korumasını temenni edip mutlu oluyoruz. Çünkü biz buyuz. Teoride desen zehir gibiyiz, pratikte sıçıyoruz. bu yüzden görüşümüze yakın olanlarla etrafımıza sit alanı oluşturuyoruz. pohpohluyoruz, pohpohlanıyoruz.

Ama yaşıyoruz. Yaşadığımızı sanıyoruz. Unutuyoruz. Çabuk kanıyoruz.

Bana deyin ki lan ağzına sıçtığım ben görüşü dibine kadar araştırdım, sonuna kadar arkasındayım. Eyvallah. Demek isteğimin başka olduğunu umarım anlatabilmişimdir.

O zaman yaşasın sorgulamadan yaşayan, sırf bir görüşe mensup olmak ya da bir lideri örnek almak adına çeşitli fonfindiriklere giren, sadece ait olduğu görüşü araştıran, tezlerine antitez sunulur korkusuyla totosu tutuşan insanlar; kahrolsun hiçbir ideolojiyi kendine yakın bulmayan, kendi çişini bile sorgulayan, hayatını genelde sorgulamakla geçiren insanlar. yaşasın ne olduğunu iyice araştırmadan kendini kaptıran "sözde" kemalist, faşist, komünist, ulusalcı, sosyalist demokrat, marksist ülkücü, nasyonal sosyalist, antikapitalist insanlarımız. Yaşasın!

öncelikle cumhuriyet bayramının coşkuyla kutlanmasına çok sevindim bu çok gurur verici buna lafım yok.

amaa gelgelelim ki 300 binlik evlerinden inip, mustafa kemal'in askerleriyiz diye bağıran burjuvazi insanlarını samimi bulmuyorum sözlük. ne askerisin arkadaş neyin askerisin. evine bayrak asıp, meydanda onuncu yıl marşını söyleyip kalabalık yaratarak, facebookta "fener alayı!!!" diye paylaşım yapıp, foursqure de "muhteşem!!!!" diye check-in yaparak mustafa kemal'in askeri oluyosan, sırf bi yere mensup olmak adına chp ile beraber yürümekle mustafa kemal'in askeri olunuyosa ben askeri falan değilim arkadaş. ayrıca o altı ok da sana girsin.

http://www.youtube.com/watch?v=EYzQOpjJ7PQ.

allah allaaah nidalarıyla ama.

koşarak uzaklası erkektir. yemek yaparken kadına karışabilitesi yüksek olan, mütemadiyen trip atan erkektir. aboov aboov diyeyim ben sana erkeğidir.

herkes demiş ki "yea ben 5 deki derse geç kalıyorum uyanamıyorum". ulan ben üstüne akşama kadar çalışıp 5,6 saatlik uykuyla derslere tam vaktinde giriyorum ya allah da benim belamı versin ehuliehuliehgoygoygyog.

aslı liboş olan oluşum.

hasret türküsü'nü bana kazandırdığı için üç gündür sövdüğüm adamdır.

çoook sevdiğim ama sosyal paylaşım ıvır zıvırlarında bilmeyen etmeyen adamların tek cümlelik paylaşımlarından soğuttuklarından mütevellit artık ürünlerini takip etmeyi bir süreliğine bıraktığım edebiyat akımıdır. hele bi yalan yanlış yazar-şiir eşleşmelerinin boku çıksın da herkes bıraksın, ondan sonra okumaya devam ederiz efenim. zira insanların çoğu edebiyatı başka insanlardan kendini soyutlamak ve aşk'a yakın olduklarını göstermek adına kalıplara sığdırdığından, bu akımın peşini bırakmaları da çok uzun sürmeyecektir efenim.

edit=giriyi yazalı neredeyse dört yıl olacak hala soğumadınız.bırakın efendiler bırakın ulan!

biraz önce ortak arkadaşlarımda olan bi kadının fotoğrafı çarptı gözüme. dur lan bi bakayım dedim, kadın tanıdık. bi fotoğraf koymuş. fotoğrafta gerneşiyor. üzerinde patili mi desem, leoparlı mı desem anlamadığım bi kazak var. yukarı doğru kaldırmış kafasını. dudaklarını hafif aralık bırakmış. fotoğraf siyah-beyaz uyarlanmış. tahminimce 24, 25 yaşlarında. kapak fotoğrafına da herkesin cadılar bayramı kutlu olsun, nice mutlu hallowenlara tarzı bi şey yazmış. anime izleyen bu yaşta hala vampire diaries fanı bi tip. alacakaranlık serisinin yakın takipçisi olduğuna kalıbımı basabilirim. belli ki asosyal. ama belli ki sevgilisi yok uzun zamandır. belli ki ergenliği travmalı geçmiş. belli ki.. neyse işte facebook böyle bi sitedir arkadaş ehuahweuıahwsf.

sene başında olbia içine burger king açılmasının akabinde önünde peynir-ekmek yiyerek protesto yapan öğrencilere sahip üniversitedir.
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/24794328.asp

ayrıca içinde bildiğin orman barındırır. gsf'ye giden kısa yolu akşam kullanmak isterseniz her an karşınıza kirpi, yılan, bilimum hayvan çıkabilitesi yüksektir. geçen senelerde yılan çıktığı gözlemlenmiştir. ayrıca manyak mısınız niye akşam kullanıyosunuz gidin yandaki yoldan geçin kljdfgkl. tamam tamam. piknik sepetinizi alıp herhangi bi köşesinde rahatlıkla piknik yapıp, top oynayabilirsiniz. hatta uslu bir çocuk olursanız.. neyse. ama abartmayın, mangal falan yakmayın ormanları sevin, adam olun eheuhuhihiohoyegoegoegoy.